Konuk editörü olduğumuz Betonart'ın 53. Eğitim Yapıları temalı sayısında eğitim ortamlarında, fiziksel mekanın potansiyellerini mimar ve eğitimcilerle tartışıyor, dünyadaki alternatif uygulamaları gündeme getiriyoruz.
PAB olarak eğitim mekanları üzerine çalışmak bizim için oldukça keyifli. Peşpeşe çalışma fırsatı bulduğumuz birkaç okul projesi sayesinde eğitim mekanları ve eğitim ilişkisi üzerine düşünmeye başlamamız ile bu alan, bizim için yeni perspektifler açtı. Bu süreçte, tasarımcıların ve eğitimcilerin bir araya gelip mekan ve mekanın eğitimdeki potansiyeli üzerine pek konuşmadığını, aslına bakılırsa bu potansiyelin pek de farkında olunmadığını gördük. Biz de bu eksik üzerine giderek bir farkındalık yaratmak üzere elimizden geldiğince elimizi taşın altına koyma ihtiyacı hissettik. Bu dosya da; bu niyetin bir uzantısı olarak ortaya çıktı.
2016 sonunda açıklanan son PISA sonuçları, Türkiye'de eğitimi kısa süre de olsa gündeme taşıyıp eğitim politikalarının kamuoyunda sorgulanmasına neden oldu. Dünyadaki eğilimlere bakıldığında; gelişmiş ülkelerin eğitim politikalarının içerisinde, teknokratların, eğitimcilerin, pedagogların ve tasarımcıların birlikte politikalar geliştirdiğini ve mekansal niteliğin, eğitimin kendisini etkilemesi sebebiyle bu politikaların sonucu bir vizyon doğrultusunda ele alındığı görülüyor. Türkiye'de ise, eğitim sadece teknokrat ve eğitimciler tarafından tartışılırken, okul mekanlarının eğitimde etkisi halen gözardı edildiği için okul yapılarının üretimi tip projelerle sınırlı kalıyor - son yıllarda da ancak birkaç istisnanın mimarlık gündemini meşgul edebildiğini ve oldukça sınırlı kaldığını görüyoruz.
Gelişmiş ülkelerde eğitim modelleri dönüşür ve alternatifler tartışılırken, öğrenciyi merkeze alan, daha katılımcı, demokratik, şeffaf eğitim ortamlarının sağlanmaya başladığına tanık oluyoruz. Türkiye’de de mekanın eğitimdeki potansiyelini, bir eğitim aracına dönüşebilmesini ya da eğitimde kolaylaştırıcı olma halini ise sadece mimarların kendi arasında değil, eğitimcilerle birlikte tartışmaya ihtiyaç duyuyoruz. Bu nedenle, Betonart için, mimarlar kadar eğitimcilerin de ilgiyle okuyabilecekleri bir sayı hedefledik. Okul yapılarının üretimini, eğitim politikalarının devamı niteliğinde ele alan kimi ülkelerde neler yapıldığını tartışabilmek, sadece Türkiye’ye kısıtlı kalmadan, global ölçekli örnekler üzerinden farklı bir perspektif sunabilmek istedik.
Örneğin, dosya içeriğinde, son dönemde özellikle eğitimciler tarafından yakından takip edilen Finlandiya’da, eğitim yapılarının üretiminin eğitimcilerle birlikte çokdisiplinli ve katılımcı ilerlerken, Peru’nun eğitim politikalarındaki başarısızlığını aşmak üzere bireysel bir inisiyatif ile alternatif bir sistem tasarımının denendiğini görüyoruz. Alman hükümetinin desteğiyle Tunus ve Mısır’da okul oyun alanlarının iyileştirilmesi ya da Kolombiya’daki erken çocukluk gelişim merkezinin devlet destekli bir sosyal sorumluluk projesinin uzantısı olması, çokdisiplinli ve katılımcı politikaları öne çıkarıyor.
Nasıl ki iyi işveren olmadan, mimar tek başına nitelikli bir yapı ortaya koyamaz; bütüncül bir vizyon ve çokdisiplinli bir işbirliği kurulmadan da okul yapılarının yenilikçi eğitimi destekleyecek mekanlara sahip olabilmeleri yalnızca mimarların tekil çabalarıyla mümkün olamaz.
Erişebildiğimiz, yayına hazır hale getirebildiklerimizin ötesinde, eğitim yapıları üzerinde daha çok düşünülecek bir konu. Bu seçkiye bitmiş bir dosya değil, bir ara çıktı olarak bakmakta yarar var. Katkı koyan herkese ayrı ayrı teşekkürlerimizle…
Dergi içeriği için tıklayınız.
Comments